Ömer Faruk Çolak / EKONOMİ ATLASI 22 Kasım 2023 Çarşamba

Savaşın Bedeli

Savaş başladığında bölgenin ne kadarlık kısmını saracağı belirsizdi. Bundan dolayı ilk tepki petrol ve doğalgaz fiyatlarının yükselmesi oldu. Bu şaşırtıcı olmayan bir tepkiydi. Çünkü Orta Doğu dünya enerji stokunun yüzde 48’ine, petrol rezervinin de yüzde 33’ine sahip. Diğer yandan dünya petrol üretiminin her gün beşte biri Hürmüz Boğazı yoluyla dünyaya yayılıyor. Savaşın uzaması ve petrol sevkiyatının bundan etkilenmesi halinde petrolün varil fiyatının 140 doların üzerine çıkma olasılığı vardı. Enflasyon baskısının gündemde olduğu bir dönemde bu fiyat artışı enflasyon ateşini adeta harlayacaktı. Petrol fiyatlarında beklenen olmadı fakat doğalgaz fiyatı savaşın başına göre yaklaşık yüzde 30 yükseldi.
İsrail, ekonomisi oldukça istikrarlı bir ülke. Savaş öncesi enflasyon oranı yüzde 3,7, işsizlik oranı yüzde 3,1’di. İsrail aynı zamanda cari fazla veren bir ülke cari fazla/GSYH oranı 4,8, bu oran petrol ihracatçısı S. Arabistan’dan daha iyi (Suudilerde oran yüzde 3,2). Ekonominin kırılgan olduğu nokta bütçe açığı. Bütçe açığı/GSYH oranı 4,6 düzeyinde.  İsrail’de kişi başına GSYH 52.172 dolar. Yani etrafındaki birçok ülkeden daha iyi (Arap ülkelerinde ortalama kişi başına gelirin 7.605 dolar olduğunu da unutmayalım).
Petrol fiyatları yükselmeyince dünya ekonomisi en azından şimdilik fiyat baskısından kurtuldu. Ancak ekonomisi turizm ve sanayi ihracatı ürünlerine bağlı İsrail her geçen gün artan savaş maliyeti ile karşı karşıya. Meitav Investments House’ın hazırladığı rapora göre savaşın İsrail’e maliyeti 17,2 milyar dolara yani GSYH’sının yüzde 3,5’una mal olacak. Rapora göre savaşın İsrail ekonomisine maliyeti dört başlık halinde toparlanabilir:

-Savaşın doğrudan maliyeti,

-Mülk üzerindeki hasarının tazmini,

-Ekonomik yardımlar

-Ekonomik bozulma nedeniyle devletin gelir kaybı.

Meitav’ın tahminlerine göre savaş yaklaşık 60 gün sürecek ve son dönemde İsrail’in girdiği  tüm çatışmalardan daha maliyetli olacak. Savaşın doğrudan maliyeti, mühimmat ve yedek birliklerin seferber edilmesi de dahil olmak üzere yaklaşık 6,17 milyar dolar olacak. Bu İkinci Lübnan Savaşı’nın maliyetinin iki katı. Savaştan etkilenenlere (bireyler ve işletmeler) ödenecek tazminat 4,2 milyar dolar ve GSYH’nin azalması nedeniyle 7,6 milyar dolarlık vergi geliri kaybının olacağı tahmin edilmekte.

Harcamalar artarken vergi gelirlerinin azalması bütçe açığına neden olacağı için İsrail Hükümeti’nin daha fazla borçlanması gerekmekte. Bunun sonucunda da kamu borç stoku/GSYH oranının yüzde 59’dan %62 yükselmesi sürpriz olmayacak.

İsrail savaştan önce de iktisadi olarak istikrarlı olsa da, uzun süredir siyasal kriz yaşıyordu. Arka arkaya seçimler yapıldı. Tüm bunların sonrasında da yamalı bohça gibi aşırı sağcı kimliği öne çıkan bir hükümet kuruldu. Yürütme yargıyı denetimine almaya çalışıyor. Üstelik hükümetin başı, Başbakan Binyamin Netanyahu da yolsuzluk soruşturması geçiren bir politikacı. Yargı denetimi altına almasının bir nedeni de karıştığı yolsuzluklar.

Savaşın İsrail ekonomisine maliyetinin yüksek olacağını İsrail halkı da, kurumlarda biliyor. Nitekim İsrail Merkez Bankası savaşın başlaması sonrasında yayınladığı ilk raporda   savaş İsrail’in güney cephesinde devam ederse, ekonomik büyümenin  bu yıl yüzde 2,3’e ve 2024’te yüzde 2,8’e düşeceğini açıkladı. Savaş nedeni ile siyasi çatışma ortamı yumuşadı. Bundan dolayı Netanyahu içten içe Hamas’a teşekkür ediyor olabilir.

Önemli olan nokta, Netanyahu’nun bu oyununa yüksek ekonomik maliyete rağmen İsrail halkı daha fazla izin verir mi? Halkın vereceği yanıt savaşın süresini belirleyecek.